Serseriliğe son verdim
Serseriliğe son verdim Tolga Karel, yaşı gereği olgunlaştığını ve kendi deyimiyle serseriliği bıraktığını söyledi.
"Yaprak Dökümü"nde iki kız kardeşi birbirine düşüren Oğuz karakterini canlandıran Tolga Karel, yaşı gereği olgunlaştığını ve kendi deyimiyle serseriliği bıraktığını söyledi: "Artık çok fazla haşarılık yapmıyorum, geceleri dışarı çıkmıyorum. Orada burda gözükmüyorum. Yaptığım işin kıymetini anladım galiba. Biraz daha misyon sahibi bir adam oldum. Sokakta gezerken insanların bana 'serseriliği bırak' demesiyle birlikte ben de normale döndüm."
"Yaprak Dökümü"nde kötü bir karakteri canlandırıyordunuz, son zamanlarda ise bu karakterde değişimler var. Oğuz artık iyi mi olacak?
- Aslında Oğuz karakteri baştan beri kötü bir karakter değildi. Sadece geçmiş hayatında çok fazla yokluk ve eksiklik yaşadığı için kazanmaya odaklanmış, çok fazla hırsları olan birisi. Cezaevine girmesi ve bir çocuğunun olması onu son dönemlerde biraz daha yumuşattı ama kazanma hırsı devam ediyor. Tabii bunu illegal değil legal bir yolla
yapmak istiyor. Mesela inanamıyorum ama Oğuz emlakçılık yapıyor bu sezon. "Yaprak Dökümü" başladığından beri karakter olarak inanılmaz keyif aldığım bir döneme girdim oyunculuk adına.Oyunculuktan keyif alıyorsunuz ama bir de müzisyen yanınız vardı. Müziği bıraktınız mı?
- Yok bırakmadım. Son olarak Asuman Krause’nin "Kukla" şarkısını yaptım. Beste yapıyorum ama senede iki tane üç tane, o da iyi solistlerin albümlerine.
Oyunculuk daha mı ağır basıyor?
- Şu ara tabii ki öyle. Çünkü oyuncu oynadıkça hayatı renklenir. Son iki buçuk senedir "Yaprak Dökümü" var hayatımda. "Fırıldakzade" adındaki tiyatro oyununda rol aldım. Bu sene iki-üç tane sinema filmi var. Öylesine enteresan bir enerjim var ki durup dururken beste yapıyorum. Neden keyif alıyorsam onun üzerine gidiyorum aslında.
"Sinema filmlerinde rol alıyorum" dediniz. Biraz bahseder misiniz?
- "Geçit" adındaki bir korku filminde rol alacağım. Türkiye’de örneği olmayan bir yapım.
"Geçit" filminde kimler olacak?
- Tuğçe Kazaz olacak. Daha da fazla bilgi vermeyeyim ama denenmemiş bir korku filmi olacak.
Tüm bu projelere nasıl vakit buluyorsunuz?
Özel hayatı bitirerek buluyorum. Özel hayat diye bir şey kalmadı, çok fazla haşarılık yapmıyorum, geceleri dışarı çıkmıyorum. Orada burada gözükmüyorum. Yaptığım işin kıymetini anladım galiba. Biraz daha misyon sahibi bir adam oldum. Sokakta gezerken insanların bana "serseriliği bırak" demesiyle birlikte ben de normale döndüm. Bir de artık Oğuz değil de Tolga diyorlar bana. Bu büyük değil, ama ince ve önemli bir detay.
Sokaktaki insanlar mı sizi normale döndürdü?
- Tam olarak değil ama etkiledi tabii. Geçenlerde doğum günümü kutladım ve 30 yaşıma girdim. Bir aktörün olgunluk çağını yaşıyorum. Eğitim, yaşanmışlık, tecrübe... Geçen sezonlarda bir karmaşa vardı. Mesela alkol almıyorum.
Herhangi bir doğu felsefesine yönelme var mı?
- Yok bunları hiç ekstra bir destek alarak yapmadım. Sonuçta çok dağıttığım bir dönemdi, tamamen kendimin psikiyatrı oldum. Etrafımda çok fazla kamera falan vardı. Baktım "Enerjimi bu karmaşaya harcayacağıma sinemaya, oyunculuğa harcarım" dedim.
OĞUZ KARAKTERİYLE BİR DEVRİM YAPTIM
Oyunculukta yeni karakterleri canlandırmayı sevdiğinizi söylediniz, şimdiye kadar sizi en çok etkileyen hangi karakter oldu?
- Şöyle söyleyeyim, Oğuz karakteri benim hayatımda bir devrimdi, dönüm noktasıydı. Ben bu karakterle oyunculuk tarihinde bir devrim yarattım.
Ne tür bir devrim bu?
- "Yaprak Dökümü"ndeki kötü karakteri dönemin jönleri kabul etmezdi. Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ o zamanlarda "Aman kitlemiz dağılmasın" diye ön yargılı yaklaşıyorlardı. Benim oynadığım rol sevilince de benden sonra Kenan kabadayıyı oynadı. Kıvanç Tatlıtuğ şimdi kötü bir karakteri oynuyor. Şebnem Dönmez kötü bir karakter oynamak istediğini söylüyor son zamanlarda. O zaman tercih etmeyen oyuncular şimdi kötü karakterleri istiyorlar. Bir de Yeşilçam döneminde Erol Taş’a, tecavüzcü Çoşkun’a falan bakacak olursak eli yüzü düzgün olup da kötüyü canlandıran kimse yok. Bir de senaristlere de ilham verdiğimi düşünüyorum çünkü artık senaryolara sağlam temelli kötü karakterler yazıyorlar. "Yaprak Dökümü" öncesinde böyle bir karakter yoktu.
40’lı yaşlarımda ailemi kuracağım
Aile kurmayı düşünmüyor musunuz?
- 30-40 yaş arası iyi bir şeyler yapıp geride bırakmayı düşünüyorum. Bu yüzden aile elbette kurulur ama bunu 40’lı yaşlarıma bırakmayı düşünüyorum.
Hep böyle planlı mı yaşıyorsunuz hayatı, 30’umda dizi, 40 evlilik gibi...
- Sonuç olarak herkes hayatı tercihleriyle yaşar. Ben hiçbir zaman jön olayım diye bir kariyer planlaması yapmadım ama bir çizgi çizdim oyunculuk adına onu takip ediyorum. Geleceği planlamak çok kötü bir şey değil ve ben de bunu yapıyorum
Şöhret olmak insanı yıpratıyor mu?
- Belirli bir varlık ya da güç sahibi olmadığınız sürece şöhret çok kötü bir şey. Çünkü aç şöhret olmaz. Çağan Irmak’ın çok güzel bir sözü var: "İçinde timsahlar olan sularla çevrili bir şatonuz varsa şöhret o zaman iyidir" der.
Bence televizyon dizileri filmlerden daha kaliteli
Son dönemde yerli sinema sektöründe gelişmeler var, ne diyorsunuz bu duruma?
- Son dönemde gösterime giren filmlere gidiyorum. Dikkat ediyorum da şu an televizyona yapılan kaliteli diziler, sinema filmlerinden daha özenli yapılıyor. "Avanak Kuzenler" ve "Vicdan"ı izledim en son. Geçmiş olsun, yani bu kadar kötü filmler yapılmamalı... "Sinema yapıyoruz" diyen insanlardan böyle filmler görünce hayal kırıklığına uğruyorum. Sinemanın gelişimi için böyle filmler yapılacaksa hiç yapılmasın daha iyi. İnsanlar yeni yeni yerli filmlere gitmeye karar vermişken, bu tür işleri izleyip hiç gitmeyecekler filmlere. Bu beni korkutuyor. Komedi filmi dedikleri komedi değil. Hele "Vicdan", her şey denenmiş filmde. Entelektüelik, türban sorunu ama olmamış. Mesela "Mahsun Kırmızıgül’den kimse film beklemezdi ama "Beyaz Melek" gayet iyi bir filmdi.
Röportaj: Servet YILMAZ
Devamını izleyin...>>